İnce’nin bu kararı isabetli bir karardır.
Türkiye’nin, tarihi bir seçime giderken İnce’nin adaylığı CHP tabanını bölecekti. Bu de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın işine yarayacaktı.
Adaylıktan çekilmeseydi Millet İttifakı’nın ortak adayı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybetmesi veya seçimin ikinci tura kalması halinde bu sonuçtan İnce sorumlu tutulacaktı.
İnce çekilme kararıyla hem Kılıçdaroğlu’nun birinci turda seçilme olasılığını artırdı hem de sorumluluktan kurtuldu.
İnce “Kılıçdaroğlu lehine çekiliyorum” demedi, seçmenine bir adres göstermedi ama Memleket Partisi seçmenlerinin büyük ölçüde CHP kökenli olmaları nedeniyle Kılıçdaroğlu’na destek vermeleri en yüksek olasılıktır.
Bir önemli gelişme de Kılıçdaroğlu’nun çekilme kararından sonra da İnce’yi davet etmesidir. Kılıçdaroğlu bu daveti İnce çekilmeden önce de yapmıştı.
Kılıçdaroğlu’nun başından beri İnce hakkında olumsuz bir değerlendirme yapmaması, aynı sofraya oturma konusunda davet etmesi çok isabetli bir tutumdur.
Kılıçdaroğlu’nun bu yaklaşımı seçimi kazanması ve bir uzlaşma sağlanması halinde İnce’yle de çalışabileceğini gösteriyor.
İnce kökten CHP’lidir, sıkı bir Atatürkçüdür. CHP’de geçirdiği 42 yıl boyunca çocuk denilecek yaştan itibaren partide çalışmış ve çok önemli görevler üstlenmiştir. Üç dönem boyunca başarılı bir milletvekilliği ve grup başkan vekilliği yapmıştır. Cumhurbaşkanı adayı olarak performansı yüksek bir kampanya yürütmüştür.
İnce, CHP’den ayrılıp Memleket Partisi’ni kuruncaya kadar CHP’nin kendisini yeniden cumhurbaşkanı adayı olarak göstermesini istiyordu.
O dönemde İnce’nin CHP’den ayrılması ve ayrı bir parti kurmasının en çok iktidarın işine yarayacağını, böyle bir girişimin CHP’yi böleceğini yazmıştım. İnce bu yazımdan sonra beni aramış CHP’yi böleceği görüşüme itiraz etmişti.
Şöyle demişti:
“Yazınızda iktidarın benim parti kurup CHP’yi bölmemi beklediğini ifade etmişsiniz. Buna itiraz ediyorum. Çünkü parti kursam da bunun sonucu CHP'yi bölmek olmaz. Ben size sorayım, ben parti kurarsam CHP'yi nasıl bölerim?”
Ben de “örneğin” diyerek sormuştum:
“Siz parti kurarsanız doğal olarak desteğiniz büyük ölçüde CHP tabanından olur. Diyelim ki Millet İttifakı içinde yer almadınız ve partiniz seçimlere tek başına girdi ve barajı aşamadı. O zaman CHP tabanından size verilmiş oylar CHP'yi bölmüş olmaz mı?
“Hayır” demişti İnce, “Benim kuracağım parti CHP'yi bölmez. Çünkü ben Millet İttifakı'ndan ayrılmam. Eğer parti kurarsam seçime Millet İttifakı içinde giderim.”
Ve eklemişti:
“Herhalde Sayın Kemal Kılıçdaroğlu diğer partilerle yaptığı ittifakı benim kuracağım partiyle de yapar. Ben Millet İttifakı'ndan ayrılmıyorum ki?”
İnce'ye, “Daha önce ‘ben cumhurbaşkanı adayıyım’ demiştiniz. Parti kursanız da kurmasınız da cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınız?” sorusunu da yöneltmiştim.
“CHP’nin adayına bakarım içime sinerse aday olmam, niye olayım” yanıtını vermişti.
Ancak olaylar böyle gelişmedi.
İnce partisini kurdu.
Millet İttifakı, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu ortak aday göstermesine karşın İnce de cumhurbaşkanı adayı oldu.
İnce ve partisi bana söylediği gibi Millet İttifakı içinde yer almadı. “CHP’nin adayına bakarım içime sinerse aday olmam” demişti. Demek ki Kılıçdaroğlu’nun adaylığı içine sinmemişti.
Tabii İnce ve partisinin Millet İttifakı’nda yer almaması konusunda iki tarafın da hataları olmuş olabilir.
Bunlar artık geçmişte kaldı.
Belki bundan sonra İnce ve partisinin Millet İttifakı içinde hatta yeni iktidarda
yer almasını sağlayacak koşullar oluşur.
Gönder