Doların küresel piyasalardaki yükselişi Wall Street yatırımcılarının da dikkatini çekiyor. Ancak Barron’s’un haberine göre dolardaki son ralli çok da kalıcı bir yükseliş olmayabilir.
Habere göre dolardaki yükselişi anlamlandırabilmek için 5 Kasım’da Donald Trump’ın zafere ulaştığı ABD başkanlık seçimlerinden hemen öncesine geri gitmek gerekiyor.
Doların Avrupa ve Asya’daki rakibi para birimleri karışışındaki değerini ölçen ABD Doları Endeksi o tarihten bu yana %3 artışla 106,9 seviyesine yükseldi. Artışlar doğrudan Trump’ın seçilmesine ve vadettiği vergi ve tarife planlarıyla bağlantılıydı.
Trump’ın ABD’nin en büyük üç ticaret ortağı Meksika, Kanada ve Çin’e daha fazla gümrük vergisi uygulama isteği ABD şirketlerinin maliyetlerini artıracak. Bu yüksek maliyetlerin müşterilere aktarılacağı ise neredeyse kesin. Bu da enflasyon oranının artması anlamına geliyor.
Seçilmiş ABD Başkanı’nın vergi indirimi önerisinin de enflasyonist etkileri olacak. Trump bireysel vergi ödemelerini azaltmak istiyor. Bu da ABD’nin kamu borcuna ödenecek on milyarlarca dolarlık musluğun kesilmesi demek.
Daha yüksek fiyatlar ve daha fazla kamu harcaması enflasyonun da artmasına neden olacak.
ABD Merkez Bankası’nın (FED) pandemiden sonra faiz oranlarını yükselmesinin nedeni yüksek enflasyondu. FED yönetimi son iki ayda iki kez faiz indirimine gitti. Ancak gelecek yılın başlarından itibaren faiz indirimlerine devam edip etmeyeceği artık o kadar da kesin değil.
Dolarla söz konusu olduğunda ana başlık her zaman faizlerdir. Faizler artırılıyorsa veya yüksekse tahvil yatırımcıları ABD Doları alır ve bu sayede tahvil yatırımı yapabilir.
Doların son yükselişi, şirket bilançolarını düşürdüğü için hisse senetlerini de tehdit ediyor. Şirketler yurtdışında elde edilen kârları daha değerli bir dolara çevirmek zorunda kalıyor. Yatırım bankası RBC’nin ABD Hisse Senetleri Baş Stratejisti Lori Calvasina'ya göre, bu durum şirketlerin bilançolarında olduğundan daha kötü görünmelerine sebep olabiliyor.
Baş stratejist, doların yükselme dönemleriyle analistlerin S&P 500 şirketlerini kapsayan bilanço beklentilerinde yukarı yönlü revizyonların sayısının düşmesinin aynı zamana denk geldiğine dikkat çekiyor.
Yine de dolardaki yükseliş borsa yatırımcıları için o kadar da tehdit edici bir durum değil. S&P 500 Endeksi doların yükselişinden neredeyse hiç etkilenmedi. Endeks seçimden bir gün öncesinden bu yana %5 arttı ve rekor seviyeye yakın seyrediyor.
Bu tablonun asıl nedeni dolardaki yükselişin büyüyen bir ekonomiyle beraber gelmesi. S&P 500 şirketleri önümüzdeki iki yıl içinde hem daha yüksek satışlar hem de daha yüksek bilançolar bekliyor.
Yükselen dolar genellikle bilançolara görece küçük bir etki oluşturur. Bank of America stratejistleri dolardaki Kovid rallisi sırasında her %1’lik artış için S&P 500 Endeksi’nin hisse başına kabaca %0,3 oranında düştüğünü belirtiyor.
Ayrıca doların yükselmeye devam etmeyeceği veya en azından çok fazla yükselmeyeceği de öngörülebilir. 10 yıllık ABD Hazinesi tahvil getirileri kasım ayında ulaştığı birkaç ayın en yüksek seviyelerinden şimdiden geri çekilmeye başladı.
Dolar Endeksi 107 civarında işlem görüyor. Bu genellikle alıcıların gitmeye yakın olduğu bir seviye. Endeks geçen yıl bu zamanlarda da 106,65 seviyesine ulaşmış ve sonrasında düşüşe geçmişti.
Sevens Report'tan Tom Essaye endeksi için yaptığı açıklamada, "Yatay bir konsolidasyon dönemi veya bir dereceye kadar geri çekilme sırasında bir miktar fiyat ılımlılığı bekleyebilmemiz an meselesi" ifadelerine yer verdi.
Dikkate alınması gereken başka konular da var: Trump daha güçlü bir dolar istemiyor ve döviz tüccarları da bunun farkında.
Evercore Stratejisti Julian Emanuel, "Seçilmiş Başkan Trump'ın ilk dönemi sırasında güçlü bir dolardan duyduğu rahatsızlık oldukça iyi hatırlanıyor" diye yazdı.
Barron’s’un haberine göre Trump’ın talepleri ise oldukça net: Güçlü bir ekonomi ve güçlü bir borsa istiyor. ABD için şu anda her ikisi de mevcut.
Gönder