Selçuk Bayraktar dün akşam sosyal medya hesaplarından Bayraktar TB-3'ün TCG-Anadolu'ya yaklaşma testini paylaştı. Bayraktar TB-3'ün TCG-Anadolu'ya inip-kalkmasıyla birlikte Türkiye çok önemli bir kabiliyeti kazanmış olacak.
BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, Bayraktar TB-3'ün TCG-Anadolu'ya yaklaşma testini dün akşam sosyal medya hesabından "Anlık" notu ile paylaştı. Paylaşılan videoda Bayraktar TB-3'ün neredeyse sıfır olarak TCG-Anadolu'ya yaklaştığı görüldü. Bu gelişme sonrası aynı zamanda bir SİHA gemisi olarak da inşa edilen yerli ve milli TCG-Anadolu gemisine Bayraktar TB-3'ün iniş yapmasıyla birlikte Türkiye'nin neler kazanacağı da merak konusu oldu. Haber7 muhabiri Yavuz Selvi'de merak edilenleri Savunma Sanayi Analisti Kadir Doğan'a sordu.
"TÜRKİYE GÜÇ AKTARIM KABİLİYETİ KAZANACAK"
Savunma Sanayi Analisti Kadir Doğan şunları söyledi:
TCG-Anadolu'nun en önemli özelliği, size güç kabiliyeti sağlamasıdır. Siz iki farklı etki alanını havayı ve karayı birleştirip ikisinden de faydalanıyorsunuz. TCG-Anadolu ile denizaşırı görevler yapabiliyorsunuz. Ve bu denizaşırı görevlerde devlet olarak kendi çıkarlarınızı koruyacak bir güç aktarma becerisine sahip oluyorsunuz. TCG-Anadolu'nun yerli yapılması önemli. Bununla birlikte Türk SİHA'larının kullanım konsepti dünyaya yeni bir savaş konsepti olarak geldi. Ağ merkezli harp etrafında birçok insansız hava aracının konvansiyonel ordulara bile çok ciddi şekilde kullanıp başarılı olabileceği gösterildi. Siz bu kabiliyetinizi TCG-Anadolu'ya entegre edebildiğiniz zaman aslında bu konsepti de bir güç aktarım kabiliyetine dönüştürüyorsunuz. Şöyle düşünün. Geçmişte Suriye'de yaptığımız Bahar Kalkanı Harekatı'nda bizim Batman ve Diyarbakır'dan İHA'larımız kalkıyordu. Karadan görevini yapıp geri dönüyordu. Şimdi ise TCG-Anadolu ve gelecekte yapmayı planladığımız uçak gemileri ile bu görevi aynı konsepti TF-2000 muhribiyle, İ sınıfı fırkateynlerle, lojistik destek gemileriyle Somali'de ve Libya'da yapabileceğiz. Herhangi bir yerde yapabilme kabiliyetine ulaşacağız.
"BİZ BİR BÖLGEYİ TAMAMEN KORUYABİLECEĞİZ"
İHA'ların en temel kabiliyeti feda edilebilir ürünler. Bu yüzden risk alabiliyorsunuz. İkincisi bu risk almayla birlikte size çok ciddi bir esneklik sağlıyor. İHA'ların kullanıldığı ortamlar ağ destekli birbiriyle çok fazla etkileşimin olduğu ortamlar olduğu için biz TCG-Anadolu ve etrafında özellikle yapımına başlanan TF-2000 muhribinin gelmesiyle birlikte biz her bölgede kendi hava savunma sistemlerimiz,radarlarımız ve tamamen insansız hava araçlarımızla belli bir bölgeyi koruyabilecek, orada kuş uçurtmayacak ve orayı güvenli hale getirecek durumdayız. Bu açıdan oldukça önemli bir durum.
"TÜRKİYE'YE KARŞI HAMLE YAPMAK MÜMKÜN OLMAYACAKTIR"
Türkiye böyle bir görev grubunu herhangi bir bölgeye gönderdiği zaman artık başka bir ülkenin orada Türkiye'ye karşı bir hamle yapması mümkün olmayacaktır. Çünkü siz artık oraya bir koruma kalkanı inşa ettiniz. Bizim TSK ve Türk Deniz Kuvvetleri'nin son yıllarda ortaya koyduğu doktrine göre, "Dünyada denize kıyısı olan her yerde Türkiye'nin bir çıkarı vardır. Ve Türk Deniz Kuvvetleri bu çıkarları korumakla görevlidir." Biz bu çıkarları korumak için yeri gelecek Güney Amerika'da yeri gelecek belki Asya-Pasifik'te bu çıkarları korumak için bu gibi sistemlere ihtiyacımız var. Hatırlayacağınız üzere son Savunma Sanayi İcra Kurulu kararlarında ortaya çıkan projeler, ayrılan kaynakların çoğu deniz sistemleri içindi. Türkiye bu doktrine, plana sadık bir şekilde yoluna devam ediyor.
Gönder