Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan New York'taki Türkevi'nde açıklamalarda bulundu. İsrail lideri Netanyahu'nun Türkiye'ye geleceğini belirten Erdoğan, Elon Musk'ın da İzmir'de gerçekleştirilecek Teknofest'e katılmasını beklediklerini bildirdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan New York'ta Türkevi'nde açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu'na ilişkin "Genel Kurul'a hitabımızda insanlığı güvenli ve müreffeh bir geleceğe kavuşturmak için atılması gereken adımlara dikkat çektim. Uluslararası barış ve güvenliğin korunması açısından önem taşıyan uluslararası meselelere dair Türkiye'nin görüşlerini dile getirdim." dedi.
Erdoğan, ABD ziyareti sonunda New York'taki Türkevi'nde gazetecilerle gerçekleştirdiği söyleşide, BM 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gerçekleştirdikleri New York ziyaretlerini tamamladıklarını, son derece verimli, yoğun bir ziyaret olduğunu belirtti.Ziyaret sırasında, Genel Kurul'a hitabın yanında birçok temas gerçekleştirdiklerini ve çeşitli etkinliklere iştirak ettiklerini belirten Erdoğan, "Genel Kurul görüşmeleri öncesinde, 17 Eylül günü Ahıska Türkleri kardeşlerimizle bir araya gelerek, vatandaşlığa geçen kardeşlerimize kimliklerini teslim ettik. Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi'nin toplantısında burada yaşayan vatandaşlarımızla hasret giderdik. 18 Eylül günü düşünce kuruluşu temsilcileriyle yaptığımız toplantıda uluslararası gündemi meşgul eden meseleler hakkında fikir alışverişinde bulunduk." ifadelerini kullandı.
Eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde dünya ölçeğinde bir harekete dönüşen "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanına" imza attığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aynı gün Amerikan Ticaret Odasının desteğiyle düzenlenen 2023 Concordia Zirvesi'ne hitap ederek, iş dünyasının temsilcilerini kabul ettim. Biliyorsunuz, bu yıl Genel Kurul genel görüşmeleri 'Güvenin Yeniden Tesisi ve Küresel Dayanışmanın Yeniden Canlandırılması' temasıyla yapıldı. 19 Eylül'deki açılış oturumunda Genel Kurul'a hitabımızda insanlığı güvenli ve müreffeh bir geleceğe kavuşturmak için atılması gereken adımlara dikkat çektim. Uluslararası barış ve güvenliğin korunması açısından önem taşıyan uluslararası meselelere dair Türkiye'nin görüşlerini dile getirdim.
Küresel lobiler tarafından her geçen gün daha çok saldırıya uğrayan aile kurumunun korunmasına verdiğimiz önemi ifade ettim. 'Dünya Beşten Büyüktür' çağrımızı bu sene güçlü bir şekilde tekrar vurguladık. Bu çağrımıza verilen desteğin arttığını görüyor, bundan da insanlık adına memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekteri Sayın Guterres de benzer ifadelerle Birleşmiş Milletlerin reform ihtiyacından bahsetti. Küresel sistemin sorunlarını çözme kabiliyeti kayboldukça, bu tespitimizin haklılığı da çok net bir şekilde görülmektedir."
"YATIRIM İMKANLARINI ELE ALDIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York ziyareti boyunca birçok kabul ve görüşme gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, "Bu çerçevede Gürcistan Başbakanı Sayın Garibaşvili, SpaceX ve Tesla'nın kurucusu Elon Musk, Cezayir Cumhurbaşkanı Sayın Tebbun, NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg, Polonya Cumhurbaşkanı Sayın Duda, İtalya Başbakanı Sayın Meloni, İsrail Başbakanı Sayın Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Sayın Ramaphosa ve Malezya Başbakanı Sayın Enver İbrahim ile son derece verimli ve samimi görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmelerde hem ülkemizdeki yatırım imkanlarını hem ticari iş birliklerini hem de gündemimizdeki diğer meseleleri ele aldık." dedi.
Amerikan Yahudi Toplumu Çatı Kuruluşları ile de bir araya gelerek, İslam düşmanlığı ve antisemitizimle mücadelede atılabilecek ortak adımları değerlendirdiklerini söyleyen Erdoğan, 2021'de açılışı gerçekleştirilen Türkevi'nin bu yıl da dünya liderleriyle görüşmelere ev sahipliği yaptığını belirtti.
Erdoğan, ziyareti kapsamında Amerikan medya kuruluşlarıyla mülakatları olduğunu bildirerek, yaptıkları görüşme ve temasların başta ülke ve millet olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.
Türkiye Yüzyılı vizyonu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM'deki mesajlarını içeren reklamların Times Meydanı'nda gösterildiği hatırlatılarak, "Çok da beğenildi, çok da konuşuldu. Adeta biz de burada yüzüncü yılımızın gururunu yaşamış olduk. Sizden hem genel bir değerlendirme alarak hem de yüzüncü yıla dair mesajlarınızla başlayabilir miyiz?" sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
"Keşke ben de görme imkanını yakalayabilseydim ama sizden bunu duymuş olmak beni ayrıca mutlu etti. İletişim Başkanlığımız 100. yılımızı burada da tanıtmak için çalışmalar yaptı. Led ekranlarda Türkiye Yüzyılı temalı animasyonlar hazırladık. O meydana giden herkes Türkiye Yüzyılı ile ilgili bu ilanları gördü. New York sokaklarında da arkalarında elektronik panolar taşıyan kamyonlar var biliyorsunuz. Onlarda da 100. yılımıza dair ilanlar yer aldı. Bu çalışmalar 100. yıl gururumuzun dünyaya duyurulması için son derece önemli. Biz de onları görmek isterdik ancak Türkevi'nde yoğun görüşme trafiğimiz vardı. Buraya liderler birbiri ardınca geldi. ABD'de böylesi önemli bir konumda böyle bir Türkevi'ne sahip olmak da gurur verici. Görüştüğüm bütün liderler, 'bizim de böyle bir yerimiz olsa' diyorlardı.
Liderlerle yaptığımız görüşmede konumu ve manzarası itibarıyla Türkevi'nin hakikaten cazibesi onları da cezbediyor. Bu vesileyle merhum Demirel'e de İhsan Sabri Çağlayangil'e de Allah'tan rahmet diliyorum. Çünkü onlar buranın ilk adımlarını attılar. Daha sonra biz de yan taraftaki yeri satın almak suretiyle ikisini birleştirdik ve burayı aldık. Burada Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun da emeği oldu ve böylece 32-33 katlı bir Türkevi'ne sahip olduk. Birleşmiş Milletler binasının tam karşısında, burada bu tür yerleri bulmak hele hele Amerika'da kolay değil. Ama Allah'a hamdolsun bize böyle bir yeri lütfetti. Şu anda burada bütün bu görüşmelerimizi çok rahat yapıyoruz. Eskiden gelirdik, Birleşmiş Milletlerde bir yer verirlerse verirler ve orada işte görüşmelerimizi odalarda vesaire yapmaya gayret ederdik. Ama şimdi artık evimizde, rahatlıkla bu görüşmeleri yapıyoruz. Mutluyuz, memnunuz ve gururluyuz. O meydandaki durumu da keşke görebilseydik.""KARABAĞ OPERASYONU PAŞİNYAN İLE ALAKALI DEĞİL"
Azerbaycan'ın Karabağ'daki ayrılıkçı Ermeni güçlerine yönelik başlattığı anti-terör operasyonunun 24 saat geçmeden başarıyla tamamlandığı hatırlatılarak, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın yaptıkları ve uyguladıkları arasında bir tutarsızlık olup olmadığı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paşinyan'ın Cumhurbaşkanlığı Göreve Başlama Töreni'ne katılmasının önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
Karabağ'daki operasyonun Ermenistan Devleti ve Paşinyan ile alakalı olmadığını söyleyen Erdoğan, şunları belirtti:
"Bu bir yerde Karabağ'daki çapulcu Ermeni takımıyla alakalı bir konudur. Onların da malum kendilerine göre bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapma girişimi ciddi manada hem Paşinyan'ı hem de Azerbaycan'ı rahatsız etti. Çünkü Azerbaycan bu olaya 'halen devam eden bir süreci bunlar ateşliyor' diye baktı. Bu arada bir de tabii kardeşlerimizi bunların şehit etme girişimi, olayı çok daha farklı bir yere doğru taşıdı. Uyarılar yapıldı ama bütün bu uyarılara rağmen bunlar kendilerine çekidüzen vermediler. Tam aksine süreci devam ettirdiler. Devam ettirince Azerbaycan da adımını attı ve süreci fazla uzatmadan oradaki operasyonlarını tamamladılar.
Operasyonu tamamladıktan sonra da yaklaşık 90 önemli noktayı vurduklarını bana söylediler ve 90 noktayı vurmaları zaten bunların işini bitirdi. Ve 'bütün araç, gereç, mühimmat, şu, bu vesaire bunları vereceksiniz' dediler ve onları vermeye başladıkları gibi bir diğer taraftan da çekilmeleri gerekli olan yerlerden de çekilme sözünü aldılar ve çekilmeye de başladılar. Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler görüşmelerini yaptı ve bugün ben de İlham gardaşımla görüşmelerimi yaptım. O da bu noktada hem Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığım konuşmadan dolayı teşekkürlerini bana iletti hem de 'artık orada bir daha bunlar herhalde nefes alamazlar' dedi. 'İşi şu anda bitirdik. Bir sıkıntı yok.' dedi ve noktayı koyduk.""MUSK BÜYÜK İHTİMALLE İZMİR'E TEKNOFEST'E GELECEK"
New York'taki görüşmelerinde en dikkati çekenlerden birinin Elon Musk ile yaptığı görüşme olduğu ifade edilerek, buna ilişkin değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Musk ile gerek Tesla'nın Türkiye'de yatırım yapması gerekse uzay çalışmalarında müşterek adım atma konularını görüştük. Arkadaşlarımızla bir çalışma inşallah yapacaklar. Ben kendisini İzmir TEKNOFEST'e davet ettim. İzmir TEKNOFEST'e de büyük ihtimalle gelecek. Yanında genel müdürü de vardı ona da talimatı verdi ve özellikle de Efes'e vurgu yaptı. 'Ben İzmir'in methini duydum ve İzmir TEKNOFEST'e katılmaya çalışacağım.' dedi. Arkadaşlarımız da kendileriyle irtibat halinde olacaklar. İnşallah İzmir'e gelirse gençlerimizi çok çok cezbeden bir İzmir TEKNOFEST'i olur.
Türkiye'nin İHA ve SİHA'larını takip ettiğini ve başarılı bulduğunu anlattı. Ülkemizin son yıllarda teknoloji alanında elde ettiği başarıların farkında ve bilincinde. Bu da yatırımlarını Türkiye'ye taşıması için itici güç olacaktır. Sadece Musk değil, bu konulardaki başarılarımızı artık bütün dünya takdir ediyor. Akıncımız, Kaanımız, Kızılelmamız, ATAK'tan Hürküş'a varıncaya kadar her adım çok yakından izleniyor ve ses getiriyor. Sadece savunma sanayi sektöründe olanlar değil, ülkelerin halklarına varıncaya kadar attığımız adımların ne kadar ilgiyle izlendiğini görmek bizi memnun ediyor. Azerbaycan'da gerçekleştirilen TEKNOFEST'te yerli ve milli teknolojilerimizin ne kadar bilindiğini ve milletimizi gururlandırdığına şahit olduk."Musk'a ziyaretinde hediye ettiği kitapların sosyal medyada en çok konuşulan hadiselerden biri olduğu ve kitaplarla alakalı aralarında bir sohbet geçip geçmediği sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Biz kendisine dört kitap hediye ettik. O koltuğunun altına iki tanesini sıkıştırabilmiş. 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' ve 'BM Reformu: Uluslararası İş Birliğine Yeni Bir Yaklaşım' kitaplarımız elinde. Biliyorsunuz 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' kitabımızda, 'Dünya Beşten Büyüktür' felsefesi ile yola çıkmış, dünyanın geleceğini etkileyecek alanlarda insanlığın kaderinin yalnız beş ülkenin insafına bırakılmasının doğru olmadığını vurgulamıştım. "BM Reformu: Uluslararası İş Birliğine Yeni Bir Yaklaşım" kitabımızda ise bizim neden BM reformu yapılmasını istediğimizi, somut gerekçeler ve önerilerin ışığında anlatıyoruz. Biz o kitaplara yazdığımız her tespitin, her önerinin kıymetinin uluslararası toplum tarafından anlaşılacağından eminiz. Biz tüm önerilerimizde ve adımlarımızda samimiyiz çünkü.
Bir basın mensubunun, "Emeklilerin durumuyla ilgili birtakım düzenlemeler yapılacağı Çalışma Bakanlığı tarafından sık sık dile getiriliyor. Bu düzenlemeler, düzeltmeler ne zaman sonuçlanır?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Fazla uzamaz. Yani en kısa zamanda. İlgili bakanım zaten çalışmalarını sürdürüyor. Dönüşte zaten bir araya gelip, 'Ne durumdasın, ne yaptın, ne yapıyorsun?' kendisinden bunun bilgilerini de alacağız. Ama 2024'e inşallah bunun kararlarını vermiş olarak gireriz. Biz ekonominin kronik problemlerini çözerken işçilerimizin, memurlarımızın yanı sıra emeklilerimizi de enflasyona ezdirmemek için çabalıyoruz. Bu konuda attığımız adımlar mevcut. Emeklilerimizin sıkıntılarını da biliyoruz. Toplumun tüm kesimlerine yönelik adımlar attığımız gibi onların da yaşam koşullarını iyileştirici adımlar atacağız. Uyguladığımız Orta Vadeli Programın başarıya ulaşmasıyla birlikte oluşacak refah artışında toplumun tüm kesimleri gibi tabii ki emeklilerimiz de payını alacaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da emeklilerimizin hak ettikleri refah düzeyine ulaşmaları için gayret göstereceğiz."
Erdoğan, "Türkiye'de bir süredir Avrupa'da aşırı sağın, ırkçı hareketlerin öne çıktığı ülkelerde bile yaşanmayan bir hadise yaşanıyor. Arap turistler hedef gösteriliyor. Arapça yönlendirme levhaları bile bundan payını alıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu, şöyle cevapladı:
"Bizim aynı duruma düşmemiz söz konusu olamaz. Benim ısrarla üzerinde durduğum konu turistlere karşı onların anlayacağı dili tabelalarda, levhalarda tabii ki bizim kullanmamız lazım. Hele hele turistik bölgelerde bu zaten olması gereken bir davranış biçimi. Biz ana muhalefetin gittiği yoldan gidemeyiz. Dünyanın mücadele ettiği büyük problemlerin arasında maalesef ırkçılık ve İslam düşmanlığı da var. Üzülerek görüyoruz ki kendini medeniyetin beşiği diye pazarlayan Avrupa ülkelerinde hızla yayılan ırkçılık virüsü küresel bir salgına dönüşmüş durumda. Bundan ülkemiz de etkilenmektedir."
Batı'da yabancı düşmanlığını yaymak isteyen çevrelerin bazı yerlerde başarılı olduğunu, bu çevrelerin Türkiye'de de temsilcilerinin bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Ancak bu mayanın Türkiye'de tutmayacağını bilmeleri gerekir. Ne kadar düşmanlık tohumu ekerlerse eksinler, hangi fitneleri üretirlerse üretsinler Türk insanının yüce gönüllülüğünde kaybolup gideceklerdir. Türkiye bir hukuk devletidir ve misafirlerimize yönelik şiddet içeren alçakça saldırıların failleri gerekli cezaları hukuk önünde alacaklardır. Güvenlik güçlerimiz bu tip provokasyonlara karşı tedbirlidir ve her geçen gün tedbirlerini artırmaktadır. Marjinal grupların körüklediği münferit olaylar toplumun tümü tarafından gerçekleştiriliyor ve destekleniyor algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu toplumu tanıyan herkes bilir ki böylesi olaylar Türkiye'de taban bulamamıştır, bulamayacaktır. Provokatörlerin bilmeleri gerekir ki er ya da geç yaptıklarının hesabını vereceklerdir."
"MİÇOTAKİS'İN YAKLAŞIMI OLUMLU"
"Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile bir görüşme yaptınız. Gelmeden önce o yeni bir diyalog vurgusu yapmıştı Selanik Forumu'nda. Ne konuştunuz? Hangi mesajları verdiniz?" sorusunu Erdoğan, şöyle cevapladı:
"Konuyla ilgili Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Yunanistan Dışişleri Bakanı ile karşılıklı görüşecekler. Aynı şekilde Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanım Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da çalışmalarını muhatabıyla yapacak. Hedefimiz Ege'deki sıkıntılı havayı dağıtmak ve Miçotakis'in de yaklaşımı o istikamette. Ama bizim için şu anda en önemli adım Allah nasip ederse Selanik'teki zirve olacak. Selanik zirvesi şu anda Türkiye-Yunanistan arasında önemli bir sıçrama olacak. Dışişleri Bakanlarımız ön hazırlıklarını yapacaklar ve Selanik'te de inşallah 7 Aralık'ta bu zirveyi yapacağız. Bu zirveyle beraber birçok şeyin de inşallah değiştiğini karşılıklı göreceğiz.
Son dönemde her iki ülke de afetlerle sınandı. Bu olumsuz durumlar ülkelerimizi yardımlaşma noktasında birbirine yaklaştırdı. Son dönemde artan üst düzey temaslar da mevcut olumlu atmosferi destekledi. Önümüzdeki dönemde Selanik Zirvesi sonrasında da istişari temaslarımız umut ediyorum ki süreci daha da olumlu bir hale getirecektir. Türkiye ve Yunanistan olarak güven ortamına zarar verecek adımlardan ve söylemlerde uzak durmamız gerekiyor. Önümüzdeki sürecin selametle ilerlemesi bakımından bu alanda da birlikte adım atmalıyız."
"KKTC TANINMALI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanıması çağrısı yaptınız. Çağrınız yankı buldu, bundan sonraki süreçteki yol haritası ne olacak?" sorusuna karşılık, şunları söyledi:
"Bizim Kıbrıs konusunda yaklaşımımız uzun zamandır ortada. Federasyon formüllerinin gerçekçi olmadığı ve işlemeyeceği artık net bir şekilde anlaşılmıştır. Bu gerçeği reddetmek Ada'da çözümsüzlüğü dayatmaktan başka bir şey değildir. Kıbrıs'ta iki devletli, adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için gayret gösterdik. Muhataplarımızı da bunu sağlamaya davet ettik. Bir başka davetimizi de uluslararası topluma yaptık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak tanınması Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlayacak yegane adımdır, en etkili adımdır. Bunun dışındaki seçenekleri tanımıyoruz. Biz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını uluslararası hukukun bize tanıdığı garantörlük hakkı çerçevesinde sonuna kadar muhafaza etmekte kararlıyız. KKTC'nin, Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye sıfatıyla dahil olmasının araladığı kapının devamının gelmesini bekliyoruz. Ülkelerin birbiri ardınca KKTC'yi bağımsız devlet olarak tanıması Doğu Akdeniz'de barışa ve huzura hizmet eder. Bundan sonraki yol haritamız da KKTC'nin haklarının eksiksiz muhafazası ve uluslararası sisteme entegrasyonu yolunda atılacak etkin adımlardır."
"Birleşmiş Milletler Genel Kurulu seviyesinde aile kurumunun küresel bir saldırı altında olduğunu ifade eden ilk ve tek lider siz oldunuz. Aile kurumunun tehdit altında olduğu düşünüldüğünde hem zatıalinizin hem de Türkiye'nin aile kurumunun korunması noktasında temsil ettiği temel vizyon ve yaklaşım nedir?" sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Şu anda dünyada aile kurumu büyük önem arz ediyor. Amerika aslında aile kurumu noktasında tartışmaların çok ciddi boyutlara ulaştığı bir ülke konumunda. Böyle bir yerde bizim aile mefhumunu dile getirmiş olmamız, kendinize bir çeki düzen verin... Beni en çok rahatsız eden konulardan bir tanesi herhalde sizin de dikkatinizi çekmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na girerken basamaklarda ve diğer bazı alanlarda LGBT renklerinin olduğunu görüyorsunuz. Burayla ne yapılmak istendiği önem arz ediyor. Şu anda liderlerden bir tanesi LGBT'ci bir diğer lider LGBT'ye karşı, böyle bir durum var. Ne yapılmak isteniyor? Ben şahsen Genel Sekreterle fırsat bulup bunu konuşmak isterdim. Şu anda dünyada ne kadar LGBT'ci var? Bu basamaklarda onların ne kadar hakkı varsa, LGBT'ye karşı olanların da bu denli var. Çünkü bu bir insani mesele ve buradan rahatsız olanların olduğunu da bilmek lazım."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile tanımında yer alan "toplumların yapı taşı" ifadesinin boş bir söylem olmadığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Toplumları en güçlü kılan da çürüten de aile yapısıdır. Nasıl zincirin gücü, en zayıf halkası kadarsa toplumların gücü de aile yapısının sağlamlığıyla doğru orantılıdır. Son yıllarda birçok ülkede aile yapısına yönelik saldırıların temel gerekçesi de bu. İlgili toplumu çökertmek için sapkın akımlar eliyle aile yapısı zayıflatılmaya çalışılıyor. Ülkemizde bu sapkın akımların aile yapımızı, gençlerimizi hedef alan girişimlerine asla müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyiz. Bu konunun küresel boyutu da bulunmaktadır. Yaşadığımız çağda aile yapısını hedef alan karanlık yapıların küresel planlarının farkındayız. Onları bozmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ailelerimizi, gençlerimizi, çocuklarımızı tuzaklarına düşüremeyecekler. Eğitim, siber güvenlik, bağımlılıkla mücadele başta olmak üzere çok boyutlu tedbirler üzerinde çalışıyoruz. Bunun en etkin adımını Meclis açıldığında gündeme getirmeyi planladığımız anayasa değişikliğiyle atacağız. Aile kurumunu anayasal güvence altına almakta kararlıyız. Aileyi korumak, Türkiye'yi korumaktır, vatanı korumaktır. Bu sorunla ülkemizde en etkin biçimde mücadele edeceğiz. Ancak uluslararası zeminde bu mücadelede işbirliklerine hazırız. Sapkın akımlarla mücadele konusunda el ele verip toplumlarımızı zehirlemeye çalışan, aile yapısını temelden dinamitleyen, geleceğimizi karartmaya göz dikmiş odaklarla mücadele edecek gücümüz var."
Müslümanların kutsallarına karşı yapılan saldırılar anımsatılıp, BM Genel Kurulu'ndaki "İslam düşmanlığı, ırkçılık ve nefret suçlarına karşı saflarımızı geniş tutalım" çağrısının yansımalarının sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Veren ülkeler var, maalesef sessiz kalan ülkeler var. Yani 'dört dörtlük veriliyor' diyemeyiz. Çünkü şu anda dünya nüfusuna baktığımız zaman yaklaşık 6,5-7 milyar gibi bir rakam söz konusu. Bizim 2-2,5 milyar şu anda bir Müslüman nüfusa baktığımız zaman İslam dünyası bir defa bu hassasiyeti göstermiyor. Aynı şey bakıyorsunuz, Hindistan'da aşırı akımlar bir şekilde gelişiyor. Şimdi bütün bunlar karşısında acaba İslam dünyasının duruşu ne? Bakışı ne? Gelelim kendi ülkemize. Kendi ülkemizde biz ne durumdayız? Onun için bizim bir defa kendimiz dik durmamız lazım ki bu dalga dalga yayılsın ve ona göre de Müslümanların duruşu çok daha farklı hale gelsin. Bu ziyaretimizde muhataplarımıza ifade özgürlüğü kılıfıyla kutsallara saldırının önünü açmanın tehlikesinden bahsettik. Bunun bir ifade özgürlüğü değil, nefret söylemini körükleyerek, toplumsal ve küresel barışı tehdit eden eylemler olduğunu anlattık. Asıl acı olan İslam dünyasından bu alçaklığa karşı beklediğimiz düzeyde tepkinin gelmemesidir. Bizler Türkiye olarak bu saldırılara gerekli olan en güçlü tepkiyi vermeye devam edeceğiz. Sadece İslam dünyası değil, uluslararası toplumun tamamından kutsallara karşı yapılan saldırılara ortak ses yükselmek durumundadır. Bu olmadığı müddetçe başka inançların kutsalları da saldırıya açık hale gelir. Biz bugün yükselttiğimiz itirazımızı başka inançlara yönelik saldırılarda da aynen tekrarlarız."
"KAVGA OLMADAN ADAYLARIMIZI BELİRLEYECEĞİZ"
"Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in 'öğretmen alımında yüzde 50 KPSS yüzde 50 mülakat uygulayacağız' açıklaması atama bekleyen öğretmen adaylarının tepkisine yol açtı. Benzer bir durum Polis Eğitim Merkezlerine öğrenci alımında da yaşanmış. Yeterli KPSS ve mesleki dayanıklılık puanına sahip adaylar 45-50 saniyelik mülakatlarla elenmiş. Onlardan da sitem dolu mesajlar geliyor. Mülakat kaldırılacak sözünün sahibi olarak bu eleştirilere ne diyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz, mülakatları görevin gerektirdiği zorunluluklar dışında kaldırmayı vadettik. Görevin gerektirdiği hallerde ise hakkaniyetle hareket edilmesi temel yaklaşımımızdır. Mülakatlar çok sınırlı ve çok özel meslek gruplarında gerekli olabilir. Elbette mülakat komisyonlarının objektif kriterlerle oluşturulması konusu da çok mühim bir konu. Konuyu ilgili bakanlarımızla yakın görüşüyor, çalışıyoruz. Ben seçim vaatlerim içinde böyle bir söz verdiysem, bunu Milli Eğitim bakanımla, İçişleri Bakanımla görüşmek suretiyle, yeni bir yol haritasıyla ilerletiriz."
Erdoğan, "CHP Grup Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını açıkladı. CHP'de genel başkanlık değişimi olur mu tartışmaları sürerken sizin değerlendirmeleriniz nasıl olur?" sorusuna, "Beni bu çekişmeye veya bu çatışmaya katmayın. Ben kendi işime bakıyorum. Onlar da kendi aralarında kendi işlerine baksınlar. Çünkü ben o mu kazanır bu mu kazanır o işlerle uğraşmam." yanıtını verdi.
"Cumhur İttifakı'nın adayı kim olacak? Cumhur İttifakı'nın adayıyla ilgili herhangi bir isim belli mi? Takvim belli mi?" sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
"Cumhur İttifakı'nın bu noktada bir sıkıntısı yok. Şu anda 81 vilayette başta İstanbul, Ankara olmak üzere bunu Devlet Bey'le oturacağız, konuşacağız. Nerede kimi gösteririz, istişarelerimizi yapıp ona göre büyük şehirler olsun diğerleri olsun buralardan isimleri inşallah hayırlısıyla belirleyeceğiz. Şu anda hemen 1 ay içerisinde bunlar belirlenir diye bir şey yok. Fakat biz buralardaki büyük şehirlerde kimler koç başı olabilir? Bu vilayetlerin dışında diğer illerde kimler olabilir? Bunları tespit edip garantiye gidecek şekilde bu illerde dayanışma halinde kavga, gürültü olmadan adaylarımızı beraber belirleyeceğiz."
Gönder